İlim Yayma Ödülleri Akademik Tanıtım Toplantısı’nda konuşan Necmeddin Bilal Erdoğan, İsrail’in Gazze’ye yönelik katliamına ilişkin, “Uluslararası sistem dedikleri sistem tamamen çökmüş vaziyette. Burada özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin BM Güvenlik Konseyi’nde alınan kararı tek başına veto etmesi bütün bu suçların doğrudan ortağı olduğunu da kabul etmesi anlamına gelmiştir” dedi.
İlim Yayma Ödülleri Akademik Tanıtım Toplantısı Beşiktaş’taki bir otelde gerçekleştirildi. Toplantıya İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Necmeddin Bilal Erdoğan, İlim Yayma Vakfı Başkanı Yusuf Tülün ve İlim Yayma Vakfı Akademik Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Fatih Savaşan katıldı. Burada konuşma yapan İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Necmeddin Bilal Erdoğan, “İlim Yayma Ödüllerinin üçüncüsünün artık son sözündeyim diyebiliriz. Cumartesi günü Atatürk Kültür Merkezi’nde akşam saat 19.00’daki törende İlim Yayma Ödülleri sahiplerini bulacak. Büyük ödül mühendislik, doğa ve sağlık bilimleri ödülü ve sosyal bilimler ödülü yine sahiplerini bulacak. Büyük ödülümüz 150 cumhuriyet altını, diğer 2 ödülümüz de 50’şer cumhuriyet altını olarak verilecek. Bu sene İlim Yayma Vakfı’mızın 50. yılı olması sebebiyle bir de İlim Yayma Vakfı 50. yıl özel ödülü verilecek. Bu ödülümüzü de bütün kamuoyunun yakından tanıdığı Nobel ödüllü bilim insanımız Aziz Sancar’a takdim edeceğiz. Kendisi bir videoyla katılacak. Ödülü de onun yerine TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal’a tebliğ edeceğiz. Ödüllerinin maksadı Türkiye’de yapılan akademik çalışmanın başarılı üst düzey akademik çalışmanın ödüllendirmek suretiyle teşvik edilmesi aynı zamanda yeni nesillerin akademik kariyerleri araştırmacı olmayı, bilim insanı olmayı profesör ve akademisyen olmayı kariyer planlamalarına almalarını teşvik etmek. Bu yönüyle Türkiye’nin en parlak beyinlerinin, en parlak zekalarının sadece geçim amaçlı değil aynı zamanda topluma katkı amaçlı, birimlere katkı amaçlı kariyerler düşünmelerini de özendirmeyi amaçlıyoruz” dedi.
‘ÖDÜLÜ VERDİKTEN SONRA HEMEN SONRAKİ ÖDÜLLE İLGİLİ ÇALIŞMALARA BAŞLAYACAĞIZ”
Büyük ödülün aday gösterme yöntemiyle diğer iki ödül de aday olma yöntemiyle sahibine ulaştığını söyleyen Bilal Erdoğan, “Aslında binin üzerinde başvuru online sistem üzerinden geliyor ama ondan sonra bu başvuruları tamamlama, işte bütün evrak ve tezi, detayını ne varsa yükleme süreci gerçekleştikten sonra üç yüzlerde bir rakamda aslında dönemi kapatmış oluyoruz. ve bu 300 küsür tamamlanmış başvuru içerisinde 3 kişi ödül sahibi olmuş oluyor. İlerleyen dönemde istişarelerimiz gösteriyor ki mevcut aday gösterilme ve aday olma mekanizmalarının dışında bir arama veya seçici kurul fonksiyonuna da ihtiyaç olabilir. Böylelikle tabii ki bazı akademisyenlerimiz aday olup da kazanamazsam diye çekiniyor. Bazı akademisyenlerimiz aday olmayı da iyi düşünmüyor. Onun için biraz daha bu ödüle layık insanların bulunmasına da ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz ve çok ciddi bir gizlilik içerisinde de yürütüyoruz ki yani birisi aday olup kimseye söylemese ondan sonra da kazanamazsa kimsenin haberi olmayacak durumdayız yani. Hamdolsun böyle. İşte 2 hakem birbirinden habersiz olarak çalışmaları değerlendirip notluyorlar. Sonra bu 2 hakemin değerlendirmeleri birlikte ele alınıyor. Gerçekten tahsilatı uzun süren bir süreçten bahsediyoruz. Cumartesi günü ödülü verdikten sonra zaten hemen bir sonraki ödülle ilgili çalışmalara başlayacağız” dedi.
“İNSANLIĞIN VİCDANINDA ARTIK AÇILAN YARALAR ONARILAMAZ NOKTAYA GELDİ”
İsrail’in Gazze’de yaptığı katliama ilişkin de konuşan Bilal Erdoğan, “Bütün bunlar olurken dünyanın bir tarafında bize çok uzak olmayan Gazze’de ve Filistin’de İsrail’in görülmemiş bir soykırım muamelesine Filistinlileri tabi tuttuğunu görüyoruz. İşgal edilmiş topraklarda yaşamak yetmedi. İşte dönem dönem bu kıyımlara İsrail başlayıp maalesef insanlığın vicdanında artık açılan yaralar onarılamaz noktaya geldi. Bütün bir uluslararası kural temelli, uluslararası sistem dedikleri sistem tamamen çökmüş vaziyette. Geldiğimiz nokta itibariyle ne Birleşmiş Milletler ne imzalanmış imza altına alınmış savaş suçlarını düzenleyen konvansiyonlar, anlaşmalar hiçbir anlam ifade etmez hale gelmiş durumda. Burada özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin BM Güvenlik Konseyi’nde alınan kararı tek başına veto etmesi -sade bir ateşkes kararından bahsediyoruz-, bunu tek başına veto etmesi Amerika’nın bütün bu suçların doğrudan ortağı olduğunu da kabul etmesi anlamına gelmiştir. Artık kendi kurallarını da çiğneyerek normalde kongre onayı olmadan vermemesi gereken mühimmatı da İsrail’e verme kararı almıştır. Bunun da bu şekilde tespit edilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.